İSTANBUL BB BAŞKAN SEÇİMİNİN GEREKÇELİ İPTAL KARARI-15
DEĞERLENDİRME
2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının “Seçimlerin
genel yönetim ve denetimi” başlıklı 79. maddesinde,
“Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”
“Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin seçim tutanaklarını ve Cumhurbaşkanlığı seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim Kurulunundur. Yüksek Seçim Kurulunun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamaz.”
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve
Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun “Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri
şunlardır” başlıklı 14. maddesinde,
“...
8.
İl
seçim kurullarınca düzenlenen tutanaklara karşı yapılan itirazları inceleyip
kesin karara bağlamak,
9.
Seçimlerden
sonra, kendisine süresi içinde yapılan, seçimin sonucuna müessir olacak ve o
çevre seçiminin veya seçilenlerden bir veya birkaçının tutanağının iptalini
gerektirecek mahiyette itirazları, altkurullara yapılan itirazların silsilesine
ve sürelerine uygunluğunu araştırmaksızın inceleyip kesin karara bağlamak,
...”
298 sayılı Kanunun “İl seçim kurulu ve başkanlarının şikâyet üzerine verecekleri
kararlarla, sair kararlarına ve tutanaklara itiraz ve olağanüstü itiraz”
başlıklı 130. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında da, “ Şu kadar ki; siyasi partilerin
il başkanlarıyla genel merkezleri veya bağımsız aday tarafından tutanağın
düzenlenmesinden sonra (7) gün içinde seçimin neticesine müessir olaylar ve
haller sebebiyle yapılan itirazlar, seçimin sonucu hakkında kesin karar vermek
yetkisine sahip olan kurullarca, seçimin neticesine müessir görüldüğü takdirde,
alt kademelerce verilen kararların kesin veya kesinleşmiş olması veya kurullara
derece derece ve müddeti içinde müracaat edilmemiş olması, bu itirazın
incelenmesine ve reddine sebep teşkil etmez.
Bu itirazlar yazılı olarak yapılır. İtiraz
dilekçesine, itiraz edenin adının, soyadının ve açık adresinin yazılması, ihbar
ve iddia olunan vakıaların mahiyetinin ve gerekçesinin beyanının, delillerinin
gösterilmesi ve belgelerinin bağlanması, bu belgelerin elde edilmesi mümkün
değil ise, sebeplerinin ve nereden ve ne suretle temin olunabileceğinin
bildirilmesi lazımdır. .”
298 sayılı Kanunun “İtiraz üzerine verilecek karar” başlıklı
113. maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkralarında “Yüksek Seçim Kurulu, seçimin
sonunda verilecek tutanaklara karşı yapılan itirazların incelenmesinde, tam
sayısı ile toplanır.
Diğer hususlarda kurulun mürettep adedinin çoğunluğu ile toplanabilir.
Her iki halde de salt çoğunlukla karar verir.
şeklinde hükümlere yer verilmiştir.
Bu hükümlerin
birlikte değerlendirilmesinden, Yüksek Seçim Kurulunun seçilme yeterliliğine
ilişkin tam kanunsuzluk halleri hariç olmak üzere, ancak süresi içinde olağan
veya olağanüstü itiraz yoluyla önüne gelen itirazları inceleyebilme yetkisi
bulunmaktadır. Diğer yargı mercileri gibi Yüksek Seçim Kurulunun da seçilme
yeterliliğine ilişkin tam kanunsuzluk halleri hariç olmak üzere, süresinde
itiraz yoluyla önüne gelmeyen bir konuda re’sen karar vermesi mümkün değildir.
Bu itibarla inceleme olağanüstü itiraz konuları ile sınırlı olarak yapılmıştır.
İtiraz konusu ise,
Adalet ve Kalkınma Partisinin süresinde başvurusu üzerine İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı seçiminin seçim iş ve işlemleri nedeniyle olağanüstü itiraz
yoluyla iptaline ilişkindir.
Yine yukarıda yer
verilen 298 sayılı Kanunun 130. maddesi hükmü uyarınca olağanüstü itirazın
ancak seçimin neticesine müessir olaylar ve haller sebebiyle yapılması
mümkündür. Olağanüstü itirazın kabul edilebilmesi, seçimin neticesine müessir
görüldüğü takdirde mümkün olabilecektir. Keza, seçimin neticesine müessir bir
olay veya halin varlığı saptandığında alt kademelerce verilen kararların kesin
veya kesinleşmiş olması veya kurullara derece derece ve müddeti içinde müracaat
edilmemiş olması, bu itirazın incelenmesine ve reddine sebep teşkil
etmeyecektir.
Olağanüstü itiraz
konusundaki bu genel açıklamadan sonra itiraz konularının incelenmesine
geçildiğinde;
298 sayılı Kanunun,
“Sandık kurulu başkanının seçimi” başlıklı
22. maddesinin 13/03/2018 tarihindeki değişiklikten önceki metninde yer alan,
“İlçe seçim kurulu başkanı, ilçe seçim kuruluna siyasi partiler dışından
getirilen asıl üyelerle görüşerek sandığın kurulacağı seçim bölgesi içindeki
veya dışındaki seçmenler arasından iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okur - yazar
kimselerden, kurula bağlı seçim bölgelerindeki sandıklardan her biri için birer
kişi olmak üzere bir liste düzenler.
Kurulun, siyasi partilerden
seçilmiş asıl üyelerinden her biri de, ilçe seçim kurulu başkanınca
belirlenecek süre içinde, yukarıdaki fıkrada gösterilen nitelikte birer liste
düzenleyerek başkanlığa verir. Belirlenen süre içinde liste vermeyen parti
temsilcisi, bu hakkından vazgeçmiş sayılır.
Yukarıdaki fıkralar
gereğince düzenlenen listelerde her sandık için adı önerilen başkan adayları
arasında ad çekilerek sandık kurulu başkanları belirlenir.
Şu kadar ki, 648
sayılı Siyasi Partiler Kanununa göre partilere üye olamayacak kimseler ile köy
muhtarları, görev yaptıkları köylerde sandık kurulu başkanı olamazlar.
Sandık kurulu
başkanının görevi başına gelmemesi halinde, yerine kurul üyelerinden en yaşlısı
başkanlık eder.
”şeklindeki düzenleme 13/3/2018 tarihli 7102 sayılı Kanunun 3. maddesi ile “Sandık kurulu başkanının belirlenmesi” başlığı ile“ İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.
”şeklindeki düzenleme 13/3/2018 tarihli 7102 sayılı Kanunun 3. maddesi ile “Sandık kurulu başkanının belirlenmesi” başlığı ile“ İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.
Sandık kurulu başkanının göreve gelmemesi halinde, kamu görevlileri
arasından belirlenen üye, bu üyenin de bulunmaması durumunda en yaşlı üye
kurula başkanlık eder.” şeklinde
değiştirilmiştir.
13/3/2018 tarihli
7102 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, sandık kurulu başkanının, mülki idare
amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilçede görev
yapan tüm kamu görevlilerinin listesi alınarak bunlar arasından belirlenmesi
ilkesi benimsenmiş ve sandık kurulu başkanları yönünden istisnai başkaca bir
hükme yer verilmemiştir.
Kanun hükmünün
yoruma yer bırakmayacak şekilde açıklığı karşısında, sandık kurulu
başkanlarının mülki idare amiri tarafından bildirilen kamu görevlileri
listesinden seçilmesi kanuni bir zorunluluktur. Kanun koyucunun getirdiği bu
yeni düzenlemenin sandık kurullarının oluşturulması sırasında ilçe seçim
kurulları tarafından uygulanma ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından itirazlar
aşamasında dikkate alınma zorunluluğu bulunmaktadır.
Hukuk sistemimizde
kurulların nasıl oluşturulacağı kendi özel kanunlarında düzenlenmiştir. Bu
oluşuma aykırı olarak kurulda bulunmaması gereken bir kişinin kurulda yer
alması halinde, itiraz veya dava üzerine kurul kararlarının şekil yönünden
geçersiz olacağı, esasa girilmeden iptal edileceği tartışılmaz bir uygulamadır.
Danıştay’ın konuya ilişkin tüm içtihatlarında bir kurulun (Disiplin kurulu, sınav komisyonu, tez jürisi, doçentlik jürisi, vb.) kanun veya yönetmeliğe aykırı şekilde oluşturulması halinde, hukuka aykırı oluşturulan bu kurulların yapmış olduğu işlemlere karşı açılan davalarda işin esasına girilmeksizin şekil yönünden yapılan işlemlerin iptaline karar verilmektedir.
Danıştay’ın konuya ilişkin tüm içtihatlarında bir kurulun (Disiplin kurulu, sınav komisyonu, tez jürisi, doçentlik jürisi, vb.) kanun veya yönetmeliğe aykırı şekilde oluşturulması halinde, hukuka aykırı oluşturulan bu kurulların yapmış olduğu işlemlere karşı açılan davalarda işin esasına girilmeksizin şekil yönünden yapılan işlemlerin iptaline karar verilmektedir.
Seçim hukuku esasen
bir şekil hukukudur. Seçim hukukunda kanun hükümlerine sıkı sıkıya bağlılık
esastır. Özellikle seçimle ilgili kurulların oluşumunda kanunun emredici
hükümlerine uyulması seçim hukukunun temel ilkelerinden birisidir.
Sandık kurulu
başkanlarının; oy verme araçlarını kontrol ederek tutanakla teslim almak ve
zamanında sandık yerinde bulundurmak (298/68), sandık çevresinde düzeni
sağlamak (298/82/1), oy kullanma ile ilgili tüm işlemleri yönetmek (298/70 ila
94), sandıktan çıkan zarfları, oy pusulalarını saymak, dökümlerini ve
sonuçlarını tutanağa geçirmek, (298/95 ila 105), kurulun bağlı olduğu ilçe seçim kuruluna,
siyasi partili üyeler arasından ad çekme ile seçilecek en az iki üye ile
birlikte götürülüp teslimini sağlamak (298/107-1), oy verme işleri hakkında
ileri sürülecek şikâyet ve itirazları incelemek ve karara bağlamak, kararları
tutanak defterine geçirerek altını imzalamak (298/71-3-4), sandık kurulu tutanak
defteri ile gerekli diğer tutanakları düzenlemek ve altını imzalamak, oyların
sayım ve dökümü ile tutanakların düzenlenmesine ilişkin iş ve işlemler ve
sandıkla ilgili kararları vermek, sandık kurullarının kararları, oyların sayımı
ve dökümü ile tutanakların düzenlenmesine ilişkin iş ve işlemleri aleyhine
yapılan itirazları ilçe seçim kuruluna göndermek (298/128-3) gibi seçim iş ve
işlemlerinin yönetilmesine dair geniş görev ve yetkileri bulunmaktadır.
Sandık kurulu
başkanlarının yukarıda sayılan görev ve yetkileri incelendiğinde, oy verme
düzeninin sağlanması, oy verme işlemleri, seçim sonucunun belirlenmesi gibi
seçim sonucuna müessir işlemleri yaptıkları görülmektedir.
İstanbul İli
genelinde büyükşehir belediye başkanlığı seçimi 31.186 sandıkta yapılmıştır. Bu
sandıklarda bir başkan, bir kamu görevlisi asıl üye, bir de kamu görevlisi
yedek üye belirlenmesi gerekmektedir. Buna göre, İstanbul İli genelinde
büyükşehir belediye başkanlığı seçimi için toplamda 93.558 kamu görevlisine
ihtiyaç duyulmaktadır.
İstanbul İlinde,
12.259’u adliye personeli, 108.472’si Devlet okullarındaki kadrolu öğretmenler
olmak üzere sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre aylık ödenen ve
sandık kurullarında görev alabilecek durumda olan yaklaşık 220.000 kamu görevlisi
bulunmaktadır.
Bu rakamlar
incelendiğinde görüleceği üzere, İstanbul İlinde sandık kurulu başkanlığı için
ihtiyaç duyulan kamu görevlisinin yaklaşık yedi katı sadece 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa göre aylık ödenen ve sandık kurullarında görev alabilecek
durumda olan kamu görevlisi bulunmaktadır. Bu itibarla 298 sayılı Kanunun 22.
maddesine ilçe seçim kurullarınca uyulmamış olmasının hukuken kabul edilebilir
bir sebebi bulunmamaktadır. Zira, sandık kurulu kamu görevlisi asıl ve yedek
üyesinin belirlenmesinde de, Kanunun 22. maddesindeki esaslara uyulması
gerektiği aynı Kanunun 23. maddesinde emredilmiş olup, bu maddenin son
fıkrasında, üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksiklerin,
ilçe seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve görev verilmesinde
sakınca olmayan kimselerden doldurulmasına cevaz verilmişken, sandık kurulu
başkanlarının belirlenmesini düzenleyen Kanunun 22. maddesinde başkanların
belirlenmesi aşamasında buna izin verilmemiştir. Bu bakımdan, sandık kurulu
başkanlarının kamu görevlisi olmayanlardan belirlenmesini izah etmeye çalışan
bazı ilçe seçim kurullarının Kanunun 23. maddesinin son fıkrasını referans
göstermelerine itibar edilmemiştir.
Bütün bu açıklamalar
uyarınca, sandık kurulu başkanının mülki amir tarafından bildirilen kamu
görevlileri listesinden seçilmesi yasal zorunluluktur. Bu zorunluluğa ilçe
seçim kurullarınca makul ve hukuki bir gerekçe ileri sürülmeksizin uyulmamış
olması ve bu suretle kanunla getirilen sandık kurulu başkanının belirlenmesine
dair şekil şartlarının ihlali,seçimin güvenilirliğini ortadan kaldırmaktadır.
Bu sebeple kanuna aykırı şekilde oluşan sandık kurullarının yaptığı seçim iş ve
işlemlerine itibar edilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, kanuna aykırı şekilde oluşturulan
sandık kurullarının oluşumuna karşı 2 Mart 2019 tarihine kadar itiraz
edilmediği ve bu listelerin kesinleştiği ileri sürülmekte ise de, sandık
kurullarının kamu görevlisi olması gereken başkan ve üyelerinin listesinin
talepte bulunmalarına karşın, siyasi partilere verilmediği dikkate alındığında,
siyasi partiler bu konudaki itiraz haklarını etkili bir şekilde
kullanamamışlardır. Yüksek Seçim Kurulu, sandık kurullarının oluşturulması ve
diğer seçim işlemleri konularında genel düzenlemeler yapmaktadır. Kanun
hükmünün kaymakamlıklar ve ilçe seçim kurulları tarafından yerine getirilecek
olması nedeniyle sandık kurullarının oluşumu sırasında, bu konudaki usul ve
esasların belirlenmesi dışında oluşum süreci ile ilgili bir görevi
bulunmamaktadır. Keza, Yüksek Seçim Kurulunun 139 sayılı Genelgesinin “Sandık kurulu başkanının belirlenmesi”başlıklı
9. maddesinde,
“İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin (298 sayılı Kanunun 26. maddesinde sayılanlar hariç) listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. (İlçe seçim kurulu başkanı mülki idare amiri tarafından gönderilen listede yer almayan diğer kamu kurumlarındaki kamu görevlilerini re’sen istemeli ve listeye eklemelidir.)
İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.
“İlçede görev yapan tüm kamu görevlilerinin (298 sayılı Kanunun 26. maddesinde sayılanlar hariç) listesi, mülki idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilgili ilçe seçim kurulu başkanlıklarına gönderilir. (İlçe seçim kurulu başkanı mülki idare amiri tarafından gönderilen listede yer almayan diğer kamu kurumlarındaki kamu görevlilerini re’sen istemeli ve listeye eklemelidir.)
İlçe seçim kurulu başkanı, bu kamu görevlileri arasından ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişiler arasından mani hali bulunmayanları sandık kurulu başkanı olarak belirler.
Sandık
kurulu başkanının göreve gelmemesi halinde, kamu görevlileri arasından
belirlenen üye, bu üyenin de bulunmaması durumunda en yaşlı üye kurula
başkanlık eder. (298/22).”
düzenlemesiyle sandık kurulu başkanının belirlenmesi ile ilgili usul ve esaslar tespit edilmiştir. Bu çerçevede sandık kurullarının oluşum sürecindeki görev, kanun gereği ilçe seçim kurullarına ait bulunmaktadır. İlçe seçim kurullarının bu görevlerini kanuna ve genelgelere uygun olarak yerine getirmedikleri, olağanüstü itiraz üzerine yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkmıştır.
düzenlemesiyle sandık kurulu başkanının belirlenmesi ile ilgili usul ve esaslar tespit edilmiştir. Bu çerçevede sandık kurullarının oluşum sürecindeki görev, kanun gereği ilçe seçim kurullarına ait bulunmaktadır. İlçe seçim kurullarının bu görevlerini kanuna ve genelgelere uygun olarak yerine getirmedikleri, olağanüstü itiraz üzerine yapılan incelemeler sonucu ortaya çıkmıştır.
Yukarıda yer verilen
298 sayılı Kanunun 130. maddesi hükmü uyarınca, seçimin neticesine müessir bir
halin varlığı saptandığında alt kademelerce verilen kararların kesin veya
kesinleşmiş olması veya kurullara derece derece ve müddeti içinde müracaat
edilmemiş olması, bu itirazın incelenmesine ve reddine sebep teşkil
etmeyecektir.
Yine sandık kurulu
başkan ve üyelerinin belirlenmesini sıkı kurallara bağlayan 7102 sayılı Kanun
değişikliğinin 13/03/2018 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında, Yüksek Seçim
Kurulunun önceki kararlarına aykırı karar verildiğinden söz edilmesine de
hukuken imkan bulunmamaktadır.
13/03/2018
tarihindeki kanun değişikliğinden sonra Türkiye’de iki seçim yapılmıştır.
Bunlardan ilki 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimidir. Bu seçim
sonucunda sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı belirlendiği yolunda bir
itiraz intikal etmediğinden, Kurulumuzca bu konuda bir değerlendirme
yapılmamıştır.
Anılan kanun
değişikliğinden sonra Türkiye’deki ikinci seçim ise 31 Mart 2019 tarihinde
yapılan Mahalli İdareler seçimidir.
Sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı belirlenmesine ilişkin itirazlar da ilk kez bu seçimde Kurulumuzun önüne gelmiştir. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulunun daha önceden bu konuda vermiş olduğu emsal oluşturacak bir içtihadı bulunmamaktadır.
Sandık kurulu başkanlarının kanuna aykırı belirlenmesine ilişkin itirazlar da ilk kez bu seçimde Kurulumuzun önüne gelmiştir. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulunun daha önceden bu konuda vermiş olduğu emsal oluşturacak bir içtihadı bulunmamaktadır.
Konuyla ilgili
olabilecek 31 Mart 2019 mahalli idareler seçimlerine ilişkin bazı kararların
incelenmesinden;
Kurulumuzun İyi Parti Bursa İl Başkanı
tarafından yapılan itiraz üzerine Bursa İli, Mustafakemalpaşa İlçesine ilişkin
olarak verdiği 20/04/2019 tarih ve 2019/3469 sayılı karara ait dosyanın
incelenmesinde, İyi Parti tarafından yapılan başvurunun belirlenen sandık
kurulu başkanlarının belediyede çalışan kamu görevlilerinden olduğu, bu hususun
belediye seçiminde tarafsızlık ilkesine aykırı olacağından tam kanunsuzluk
nedeniyle seçimin iptalini gerektirdiği iddiasına dayandırıldığı, yapılan
incelemede belirtilen şahısların belediyede görev yapan kamu görevlileri (şube
müdürü ve şef) oldukları anlaşıldığından tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin
talebin reddine karar verildiği görülmektedir. Yukarıda kısaca özetlenen
dosyada sandık kurulu başkanlarının kamu görevlisi oldukları açıktır ve sandık
kurulu görevlendirmelerinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Her ne kadar
ilgili kararın gerekçesinde sandık kurullarının 2 Mart 2019 tarihinde
kesinleştiği belirtilmiş ise de, iddialar doğrultusunda yapılan inceleme
sonucunda, sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinde tam kanunsuzluk
iddiasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Diğer bir ifadeyle
yukarıdaki dosyadaki itirazın şekli ve görevlendirilenlerin niteliği dikkate
alındığında emsal teşkil etmediği görülmektedir.
Yine Kurulumuzun H. D. isimli şahsın
itirazı üzerine verdiği Erzurum İli, Pasinler İlçesi, Karavelet Mahallesi
muhtarlığına ilişkin olarak 14/04/2019 tarih ve 2019/2760 sayılı karara ait
dosyanın incelenmesinde, muhtarlık seçiminde ihtiyar heyeti üyeliği adaylarının
aynı zamanda sandık kurulu görevlisi olduklarından bahisle ve 298 sayılı
Kanunun 26. maddesindeki adayların sandık kurulu üyesi olamayacakları hükmünden
hareketle itiraz edildiği, ancak muhtarlık ve ihtiyar heyeti üyeliği seçiminde
adaylık usulü olmadığından, 26. madde kapsamına girmeyen bu kişinin sandık
kurulu başkanı olmayıp, Saadet Partisi sandık kurulu üyesi olduğu, seçim
sonuçlarına nasıl etki ettiğine dair somut bir tespit olmadığı gerekçesiyle
karar verildiği görülmektedir.
Bu konuda incelenmesi
gereken diğer bir dosya da Mardin İli, Yeşilli İlçesi Belediye Başkanlığı
seçimi ile ilgilidir. Kurulumuzun 2019/3093 sayılı kararına konu bu dosyanın
incelemesinde, Mardin Saadet Partisi İl Başkanı tarafından verilen 17.4.2019
tarihli olağanüstü itiraz dilekçesinde; yedi sandık kurulu başkanının kamu
görevlisi olmadığı, bir başkan ve iki sandık kurulu üyesinin de başkan adayının
akrabaları olmasının tarafsızlığı zedelediği, bu konuda ilçe ve il seçim
kurullarına zamanında itiraz ettikleri belirtilerek, bir kez de olağanüstü
itiraz olarak incelenerek seçimin iptali talep edilmiştir. Yeşilli İlçe Seçim
Kurulunun 2019/17 sayılı kararında bu kişilerin Yeşilli ilçesindeki kamu
kurumlarında çalışan kişiler olduğuna karar verilerek siyasi partinin itirazı
reddedilmiş, İl Seçim Kuruluna yapılan itiraz da 2019/54 sayılı karar ile
reddedilmiştir. Olağanüstü itirazla aynı konu YSK gündemine getirilmiş, sandık
kurulu başkanlarının kamu görevlisi oldukları anlaşıldığından 298 sayılı
Kanunun 130. maddesine göre seçimin iptaline yönelik talebin reddine karar
verilmiştir.
Sandık kurullarının
oluşumuna ilişkin bu süreçte Yüksek Seçim Kurulunun itirazen incelediği bir
diğer dosya da, Kurulumuzun 11/04/2019 tarih ve 2019/2420 sayılı kararına konu
Bursa Yıldırım dosyasıdır. Bu dosyada, Bursa İli, Yıldırım İlçesi, 3100
numaralı sandıkta sandık kurulunun 3 kişiden oluşmasına yönelik bir itiraz
yapılmış, Yıldırım İlçe Seçim Kurulunca verilen 2019/23 sayılı kararla, sandık
kurulu başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulması, sonuç tutanaklarının
iptaline yönelik itirazın reddine karar verilmiş, Bursa İl Seçim Kurulunun
2019/56 sayılı kararı ile de, sandık kurulunun sabah 08.00 de sandık bölgesinde
kimse bulunmadığından 3 kişiden oluşturulduğu belirtilerek itiraz esasa müessir
olmadığından itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz
da, Bursa İl Seçim Kurulu kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
ve(İki parti arasındaki oy farkı 67.484 olup, itiraz tek sandığa ilişkin
olduğundan) sonuca müessir olmadığı
görülerek Kurulumuzun 2019/2420 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Öte yandan benzer
bir dosyada, Kurulumuzun 15/04/2019 tarih ve 2019/2786 sayılı kararına konu
dosyadır. Bu dosyada, Konya İli, Karatay İlçesi, Ağsaklı Mahallesine ilişkin
muhtarlık seçiminde 1002 nolu sandıkta Konya İl Seçim Kurulunca yapılan
incelemede, sandık sonuç tutanağında sadece iki imza bulunduğundan bahisle
sandık kurulu görevinin yapılması ve sonuçların doğru alınması hakkında şüphe
uyandığı, alınan sonuçların geçerlilik açısından zaafiyet oluşturduğu,
seçimlerin bu şekilde yapılmasının doğru olmayacağı gerekçesiyleseçimin iptali
ile yenilenmesine karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın ise, bu
hususun sonuca müessir olduğu görülerek,
il seçim kurulu kararı kesin olduğundan Kurulumuzca reddedildiği
görülmektedir. Bu olayda sandık kurulunun 298 sayılı Kanunun 21. ve 73.
maddesindeki bir başkan ve üç üye olan toplanma nisabının altında toplanması
sandık sonuçlarının geçersizliğini doğurmuş, sandık seçmen sayısının seçime
etkili olması nedeniyle seçimin yenilenmesini gerektirmiştir.
Yukarıda yer verilen
kararlardan da anlaşılacağı üzere sandık kurullarının oluşturulması yanında
sandık kurullarının toplanma yeter sayısında da kanunun getirdiği hükümlere
aykırılık hali, bu sandıklardaki seçmen sayısının seçim sonucunu değiştirecek
sayıda olması halinde seçimin iptaline yol açmaktadır.
298 Sayılı Kanunda
sandık kurullarının oluşumu ve karar alma sayıları bir takım kurallara
bağlanmış olup, bu kuralların ihlal edilmesi de yapılan işlemlerin geçersizliği
sonucunu doğurmaktadır. Eğer bu geçersizlik seçimin sonucunu etkileyecek sayıda
ise seçimin iptali söz konusu olmaktadır.
Yine 298 sayılı Kanunun “Sandık kurulu üyelikleri” başlıklı 23. Maddesinin, 6 fıkrasının 13/03/2018 tarihindeki
değişiklikten önceki metninde yer alan,
“ Bundan başka, sandığın bulunduğu köy ve mahalle ihtiyar heyeti ve ihtiyar meclisi asıl ve yedek üyelerinden keza ad çekme ile iki kişi seçilir.
Bu ad çekme sırasına göre ilki asıl, diğeri yedek üyedir. Şu kadar ki; bu fıkra gereğince görevlendirilecek sandık kurulu asıl ve yedek üyeliklerine yetecek kadar ihtiyar heyeti ve ihtiyar meclisi asıl ve yedek üyesi bulunmayan köy ve mahallelerde noksan üyelikler, yukarıdaki fıkralarda yazılan hükümlerin sandık kurullarına üye vermemiş partiler hakkında uygulanmasıyla tamamlanır.”
şeklindeki düzenleme 13/3/2018 tarihli, 7102 sayılı Kanunun 4. Maddesi ile
“ İlçe seçim kurulu başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 22 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.” şeklinde değiştirilmiştir.
“ Bundan başka, sandığın bulunduğu köy ve mahalle ihtiyar heyeti ve ihtiyar meclisi asıl ve yedek üyelerinden keza ad çekme ile iki kişi seçilir.
Bu ad çekme sırasına göre ilki asıl, diğeri yedek üyedir. Şu kadar ki; bu fıkra gereğince görevlendirilecek sandık kurulu asıl ve yedek üyeliklerine yetecek kadar ihtiyar heyeti ve ihtiyar meclisi asıl ve yedek üyesi bulunmayan köy ve mahallelerde noksan üyelikler, yukarıdaki fıkralarda yazılan hükümlerin sandık kurullarına üye vermemiş partiler hakkında uygulanmasıyla tamamlanır.”
şeklindeki düzenleme 13/3/2018 tarihli, 7102 sayılı Kanunun 4. Maddesi ile
“ İlçe seçim kurulu başkanı, sandık kurulunun kalan bir asıl ve bir yedek üyesini belirlemek için önce, 22 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca bildirilen listeden sandık kurulu başkanı olarak belirlenmeyenler arasından, ihtiyaç duyulan sandık kurulu üye sayısının iki katı kamu görevlisini ad çekme suretiyle tespit eder ve bu kişilerden mani hali bulunmayanları sandık kurulu asıl ve yedek üyesi olarak belirler.” şeklinde değiştirilmiştir.
Aynı kanunun 23. maddesinin 7. fıkra ve devamında da,
“Yukarıdaki fıkralar gereğince belirlenen sandık kurulu asıl
üyelerinden göreve gelmeyenin yerine, öncelikle, gelmeyen üyenin yedeği alınır.
Sandık kurulu başkan ve üyelikleri için ad çekme işlemleri, ilçe seçim
kurulu huzurunda, bu kurulun başkanı tarafından yapılır.
Üyeliklerin bu şekilde doldurulması mümkün olmazsa, eksikler, ilçe
seçim kurulu başkanı tarafından, o çevrede bulunan ve sandık kurulunda görev
verilmesinde sakınca olmayan kimselerden doldurulur.”hükümleri yer
almaktadır.
Kanunun bu maddesinin incelenmesinde,
sandık kurulunun bir asıl, bir yedek üyesinin yine 22. maddede belirtilen mülki
idare amiri tarafından yerleşim yeri adresleri esas alınmak suretiyle ilçede
görev yapan tüm kamu görevlileri listesinden başkan olarak belirlenmeyenler
arasından tespit edilmesi ilkesi benimsenmiş ve sandık kurulunun kamu görevlisi
üyeleri yönünden maddenin son fıkrasında istisnai bir hükme yer verilmiştir. Bu
istisnanın uygulanabilmesinin ön şartı ise, kamu görevlisi üyelerin yukarıda
belirtildiği şekilde doldurulmasının mümkün olmaması halidir.
İstanbul İli genelinde büyükşehir
belediye başkanlığı seçimi için toplamda 93.558 kamu görevlisine ihtiyaç
duyulmaktadır. İstanbul İlinde, sadece 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
göre aylık ödenen ve sandık kurullarında görev alabilecek durumda olan yaklaşık
220.000 kamu görevlisi bulunmaktadır. Bu itibarla 2333 Sandıkta sandık kurulu
üyeliklerinin belirlenmesinde Kanunun asıl hükmü olan kamu görevlileri
arasından belirlenmesi ilkesi gözardı edilerek, 298 sayılı Kanunun 23.
maddesinin son fıkrasındaki istisna hükmünün uygulanmasına bir gerekçe
bulunmamakla birlikte, kanunda böyle bir istisnanın mevcut olması dikkate
alındığında bu eksiklik, tek başına seçim sonucuna müessir olay ve hal
kapsamında değerlendirilmemiştir.
Tüm bu tespitler ve hukuki durum
karşısında, İstanbul İli genelinde;
754 sandıkta sandık
kurulu başkanlarının yukarıda yer verilen yasal zorunluluğa uyulmaksızın kamu
görevlisi olmayan kişiler arasından belirlendiği görülmektedir. Kanuna
aykırılık oluşturan bu belirlemenin neden yapıldığı ilçe seçim kurulları
tarafından izah edilememiştir.
Kanun Hükmünde
Kararnameler ile kamu görevinden çıkarılan kişilerden, 6’sı sandık kurulu
başkanı, 3’ü sandık kurulu kamu görevlisi üyesi olarak görevlendirilmişlerdir.
Sandık kurulu
başkanlarının geniş yetki ve görevleri, seçimin güvenilirliğini sağlamak için
getirilen şekil şartlarına uyulmaması ve siyasi partilerle sandık kurulu
başkanları listelerinin paylaşılmaması suretiyle siyasi partilerin etkili bir
itiraz yolu kullanamadıkları dikkate alındığında;
Sandık kurulu başkanlarının kanun hükmüne aykırı olarak belirlendiği 754 adet sandıkta oy kullanan seçmen sayısının, 212.276 ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi Adayı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Adayı arasındaki oy farkının 13.729 olması nedeniyle,
754 sandıkta sandık kurulu başkanlarının kanun hükmüne aykırı olarak belirlenmesi ve bu şekilde oluşan sandık kurullarının yaptıkları seçim iş ve işlemlerine itibar edilemeyecek olması, sonuca müessir olay ve haller kapsamında değerlendirilerek seçimin neticesine müessir görülmüştür.
Sandık kurulu başkanlarının kanun hükmüne aykırı olarak belirlendiği 754 adet sandıkta oy kullanan seçmen sayısının, 212.276 ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi Adayı ile Adalet ve Kalkınma Partisi Adayı arasındaki oy farkının 13.729 olması nedeniyle,
754 sandıkta sandık kurulu başkanlarının kanun hükmüne aykırı olarak belirlenmesi ve bu şekilde oluşan sandık kurullarının yaptıkları seçim iş ve işlemlerine itibar edilemeyecek olması, sonuca müessir olay ve haller kapsamında değerlendirilerek seçimin neticesine müessir görülmüştür.
Öte yandan;
Büyükçekmece İlçe Belediye Başkanlığı seçimine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından, Maltepe İlçe Belediye Başkanlığı seçimine Milliyetçi Hareket Partisi tarafından bu dosyadaki itiraz konularına benzer ve sandık kurulu başkanlarının belirlenmesindeki kanuna aykırılık nedenleriyle olağanüstü itirazlarda bulunulmuştur. Bu cümleden olarak;
Büyükçekmece İlçe Belediye Başkanlığı seçimine Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından, Maltepe İlçe Belediye Başkanlığı seçimine Milliyetçi Hareket Partisi tarafından bu dosyadaki itiraz konularına benzer ve sandık kurulu başkanlarının belirlenmesindeki kanuna aykırılık nedenleriyle olağanüstü itirazlarda bulunulmuştur. Bu cümleden olarak;
Büyükçekmece
Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin itirazın incelenmesi neticesinde;
Büyükçekmece İlçe Belediye Başkanlığı seçiminde seçim çevresi, Büyükçekmece
İlçesi belediye sınırları olup bu seçim çevresindeki toplam 5 sandık kurulunda,
kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanının görev yapması, bu 5 sandıkta
toplam 1.468 seçmenin oy kullanması, seçimi kazanan Cumhuriyet Halk Partisi
adayı ile itiraz eden ikinci sıradaki Adalet ve Kalkınma Partisi adayı
arasındaki 4.133 adet oy farkı itibariyle, 5 sandıktaki kanuna aykırı oluşum,
bu sandıklarda oy kullanan seçmen sayısı gözönüne alınarak seçim sonucuna
müessir bir olay ve hal olarak değerlendirilmemiş, Kurulumuzun 6/5/2019 tarih
ve 4221 sayılı kararı ile seçimin iptaline ilişkin olağanüstü itirazın reddine
karar verilmiştir.
Maltepe Belediye
Başkanlığı seçimine ilişkin itirazın incelenmesi neticesinde; Maltepe İlçe Belediye
Başkanlığı seçiminde seçim çevresi, Maltepe İlçesi belediye sınırları olup, bu
seçim çevresindeki toplam 6 sandık kurulunda kamu görevlisi olmayan sandık
kurulu başkanının görev yapması, bu 6 sandıkta toplam 1.793 seçmenin oy
kullanması, seçimi kazanan Cumhuriyet Halk Partisi adayı ile itiraz eden ikinci
sıradaki Milliyetçi Hareket Partisi adayı arasındaki 29.404 adet oy farkı itibariyle,
sandıklardaki kanuna aykırı oluşum, bu 6 sandıkda oy kullanan seçmen sayısı
gözönüne alınarak seçim sonucuna müessir
bir olay ve hal olarak değerlendirilmemiş, Kurulumuzun 6.5.2019 tarih ve 4220
sayılı kararı ile seçimin iptaline ilişkin olağanüstü itirazın reddine karar
verilmiştir.
Öte yandan;
298 sayılı Kanunun
“Zarfların açılması, oyların sayım ve dökümü” başlıklı 100.
maddesinin 8 ve devamı fıkralarında, “
Mahalli idare organları seçimlerinde;
a) Büyükşehirlerde, sırasıyla büyükşehir
belediye başkanlığı, belediye başkanlığı,
belediye meclisi üyeliği ve muhtarlık,
b) Diğer illerde, sırasıyla belediye
başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, il genel meclisi
üyeliği ve muhtarlık, seçimlerine
ait oy pusulalarının sayım ve dökümü yapılır.
Aynı zarf içinde birden fazla oy kullanılan seçimlerde, oy zarfı
içinden eksik oy pusulası çıkmış ise eksik çıkan oyların hangi seçim türüne ait
olduğu ve sayısı ile içinden hiç oy pusulası çıkmayan boş zarf sayısı toplamı,
zarfların açılması bittikten sonra tespit edilip sandık sonuç tutanağına
işlenir.
Siyasi partilerin ve bağımsız adayların aldığı ve herhangi bir itiraza
uğramadan geçerli sayılan her oy, okunmasını müteakiben, görevli üyeler
tarafından, aynı anda sayım ve döküm cetvelinde o siyasi partiye veya bağımsız
adaya ayrılmış bulunan sütundaki rakamlar birden başlamak üzere, sırasına göre
çizilmek suretiyle, ayrı ayrı işaretlenir. Bu işlemin usulüne uygun yapılıp
yapılmadığı, sandık kurulu başkanı tarafından sürekli denetlenir.
Okunan geçerli oy pusulaları ve zarfları, görevli üye tarafından, masa
üzerinde düzenli biçimde yerleştirilir ve muhafaza edilir. İttifak alanı
içerisinde, “EVET” mührünün;
a) Bir siyasi partiye ayrılan alana,
b) Hem bir siyasi partiye ayrılan alana hem de
ittifak unvanı bölümüne,
c) İttifak unvanı bölümüne taşacak şekilde, bir
siyasi partiye ayrılan alana,
basılması halinde, bu oy pusulaları geçerli kabul edilir ve sayım döküm
cetvelinde o siyasi partinin cetveldeki sütununa işaretlenir. Bu haller
dışında, yalnız ittifak alanı içerisine “EVET” mührünün basıldığı her durumda,
bu oy pusulaları da geçerli kabul edilir ve sayım döküm cetvelinde ittifakın
ortak oyları sütununa rakamlar birden başlamak üzere, sırasına göre çizilmek
suretiyle, ayrı ayrı işaretlenir.
Geçersiz sayılan veya geçerli olmasına rağmen hesaba katılmaması
gereken oy pusulaları ile geçerli olup olmadığı veya hesaba katılıp katılmaması
yönünden tereddüt edilen veya itiraza uğrayan oy pusulaları, sayım ve döküm
cetveline işlenmeksizin ayrılır ve sandık kurulu başkanı tarafından muhafaza
altına alınır.
Bütün zarfların açılıp okunması bittikten sonra; itiraz edilmeksizin
geçerli sayılan ve her iki sayım ve döküm cetveline işlenen oy sayıları, her
siyasi parti, bağımsız aday ve ittifakın ortak oyları sütununda işaretlenmiş
son rakamlar karşılaştırılarak, her siyasi parti, bağımsız aday ve ittifakın
ortak aldığı geçerli oy sayısının iki cetvelde de aynı olup olmadığı, başkan
tarafından kontrol edilir. Oy sayıları aynı ise, her siyasi parti, bağımsız
aday ve ittifakın ortak aldığı geçerli oylar toplanarak, itiraz edilmeksizin
geçerli sayılan bu oyların toplam sayısı, o seçim türüne ait sandık kurulunca
düzenlenecek özel tutanağa yazı ve rakamla işlenir.
Siyasi partilerin, bağımsız adayların ve ittifakların ortak aldıkları
ve kendi hanelerine işlenmiş geçerli oy sayılarını gösterir rakamların her iki
sayım ve döküm cetvelinde de aynı olmaması halinde ikinci sayım yapılır. İkinci
sayımda, geçerli tüm oy pusulaları yeniden, tek tek okunarak, boş ve yazısız
ayrı iki sayım ve döküm cetveline işlenir. Bu cetvellerdeki oy sayıları aynı
ise, her siyasi parti, bağımsız aday ve ittifakın ortak aldığı geçerli oylar
toplanarak, itiraz edilmeksizin geçerli sayılan bu oyların toplam sayısı, o
seçim türüne ait sandık kurulunca düzenlenecek özel tutanağa yazı ve rakamla
işlenir.
İkinci sayımda kullanılan sayım ve döküm cetvelinde yer alan oy
sayıları da aynı çıkmazsa, yukarıda belirtilen usûle göre üçüncü sayım
yapılır ve kurulun varsa
siyasi partili olmayan, yoksa başkan
tarafından belirlenecek üyesi tarafından tek sayım ve döküm cetveline işlenmek
suretiyle, sonucuna göre işlem yapılır. Birden fazla sayım yapılan hallerde, bu
sayımlarda kullanılan sayım ve döküm cetvellerinin üzerine, hangi sayıma ait
olduğu büyük harflerle yazılır ve tüm cetveller muhafaza edilir.
Açılan sandığa ait son geçerli zarf açılıp içindeki oy pusulası
okunduktan sonra, sandık başkanı tarafından o sandığa ait açılmayan geçerli
zarf olup olmadığı kontrol edilir ve açılan zarfların sayısı ile sandıktan
çıkan ve tutanağa işlenmiş olan geçerli zarf sayısı karşılaştırılır ve sonuç,
tutanak defterine işlenir.
Geçerli oyların sayım ve döküm cetvellerine işlenmesinden sonra, hesaba
katılıp katılmaması veya geçerli sayılıp sayılmaması yönünden tereddüt edilen
veya itiraza uğrayan oy pusulaları, sandık kurulunca ayrı ayrı
değerlendirilerek karara bağlanır ve bu karar, tutanak defterine yazıldıktan
sonra mühürlenip imzalanır.
Sandık kurulu kararı ile geçerli sayılan veya hesaba katılan oy
pusulaları, sayım ve döküm cetvelinde ait olduğu siyasi parti, bağımsız aday
veya ittifakın ortak oyu için ayrılmış bulunan sütuna işlenir. Bu şekilde
geçerli sayılan veya hesaba katılan oy pusulalarının toplam sayısı, o seçim
türüne ait özel tutanakta ilgili yere işlenir.
Geçerli sayılmayan veya hesaba katılmayan oy pusulaları, ayrı ayrı
paket yapılarak bağlanır ve paketin üzeri mühürlenerek, sayısı yazılır ve
saklanır. Bu oy pusulaları yakılmaz, yırtılmaz ve yok edilemez. Bunların
sayısı, o seçim türüne ait özel tutanakta ilgili yere işlenir.
Yukarıda belirtilen işlemler
tamamlandıktan sonra, sayım ve döküm cetvelinde siyasi partilerin, bağımsız
adayların ve ittifakların ortak aldığı oyların toplam sayısı, kendi sütununun
altına rakamla ve yazı ile yazılır.
Sayım ve döküm cetvelinde, siyasi
partilerin, bağımsız adayların ve ittifakların ortak aldığı oylar, orada
bulunanlara, başkan tarafından yüksek sesle ilan edilir.
Bu ilandan sonra, sayım ve döküm
cetvelindeki sonuçlar, sandık sonuç tutanağına işlenir. Bu bilgilerin
doğruluğu, sandık başkanı tarafından sayım ve döküm cetveli sonuçları ile
karşılaştırıldıktan sonra, sandık sonuç tutanağı, başkan ve üyeler tarafından
imzalanır ve mühürlenir.
Bütün bu işlemler, tutanak defterine geçirilerek, sandık kurulu başkan
ve üyeleri tarafından imzalanır ve mühürlenir.
Parti müşahitleri, sayım masası başında yer alabilir ve oy pusulalarını
görebilirler. Ancak, parti müşahitlerinin sayısı beşten fazla ise, hazır
bulunanlar arasından başkan tarafından kurul önünde ad çekme suretiyle, sandık başında
kalacak beş parti müşahidi her biri ayrı partiden olmak üzere tespit edilir.
Diğer müşahitlerle bağımsız aday müşahitleri için sayım işlemini yakından takip
edebilecekleri bir yer ayrılır.” Hükmü yer almıştır.
298 sayılı Kanunun
“ Sandık sonuç tutanağının düzenlenmesi
ve ilanı” başlıklı 105. Maddesinin birinci fıkrasında da, “ Sandık kurulu, her seçim türü
için ayrı hazırlanmış sandık sonuç tutanağını, iki nüsha olarak, sayım ve döküm
işlemleri sırasında elde edilen bilgilere ve sayım ve döküm cetveli sonucuna
göre düzenler. Bu tutanakların ait olduğu bölümüne, her seçim türüne
ilişkin bilgiler eksiksiz olarak işlendikten sonra, başkan ve üyeler tarafından
ad ve soyadları yazılarak imzalanır ve sandık kurulu mührü ile mühürlenir.”
Hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen
kanun hükümleri uyarınca bir seçimin sayım ve döküm sonucunun sağlıklı olarak
alınabilmesi, kanuna uygun olarak sayım ve döküm yapılması ile bu sayım ve
dökümün sayım döküm cetvellerine işlenmesi ile mümkün olabilmektedir.
Yine yukarıda yer
verilen kanun hükümleri uyarınca sandık sonucunu tespit eden sandık sonuç
tutanağı da, ancak sayım döküm cetveli sonucuna göre düzenlenebilir. Usülüne
uygun olarak düzenlenmeyen bir sayım döküm cetveli olmadan parti veya adayların
aldığı oyların doğru tespit edildiğinden ve sandık sonuç tutanağına parti veya
adayın aldığı oyların doğru olarak geçirilmiş olduğundan bahsedilemez.
Seçim sonucunun
belirlenmesinde en önemli unsurlardan olan sayım döküm cetvelleri, bu önemleri
uyarınca ilçe seçim kurullarınca sandık sonuç tutanağı ile birlikte teslim
alınmakta ve taranarak, gerekli kontrolleri yapabilmeleri için siyasi
partilerle de sisteme tarandığı anda paylaşılmaktadır.
İstanbul İli genelinde;
Yukarıda dökümü
gösterildiği şekilde, 18 adet sandıkta sayım döküm cetvelinin hiç bulunmadığı,
90 adet sandıkta ise sayım döküm cetvellerinde sandık kurulu imzalarının
bulunmadığı görülmüştür.
Sayım döküm cetveli olmayan veya imzasız olmakla esasen yok hükmünde olan 108 adet sandıktaki oy kullanan seçmen sayısı 30.281 dir.
Sayım döküm cetveli olmayan veya imzasız olmakla esasen yok hükmünde olan 108 adet sandıktaki oy kullanan seçmen sayısı 30.281 dir.
Yukarıda ayrıntılı
olarak açıklandığı üzere, izah edilemeyecek şekilde :
Büyükşehir belediye başkanlığı için sayım ve döküm cetvelinin düzenlenmediği 18 sandığın 16 sında,
İlçe belediye başkanlığı ve ilçe belediye meclis üyeliği için sayım döküm cetvelinin düzenlendiği 90 sandığın 41’inde
İlçe belediye başkanlığı için sayım ve döküm cetvelinin düzenlendiği, 90 sandığın 47’sinde ise ilçe belediye meclis üyeliği için sayım döküm cetvelinin düzenlendiği görülmektedir.
Büyükşehir belediye başkanlığı için sayım ve döküm cetvelinin düzenlenmediği 18 sandığın 16 sında,
İlçe belediye başkanlığı ve ilçe belediye meclis üyeliği için sayım döküm cetvelinin düzenlendiği 90 sandığın 41’inde
İlçe belediye başkanlığı için sayım ve döküm cetvelinin düzenlendiği, 90 sandığın 47’sinde ise ilçe belediye meclis üyeliği için sayım döküm cetvelinin düzenlendiği görülmektedir.
Seçim sonucunun
belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan sayım döküm cetvellerinin 108
sandıkta düzenlenmemiş olması, bu sandıklardaki seçim sonucunun güvenilirliğini
ciddi biçimde zedelemektedir. Sayım döküm cetvellerindeki bu eksiklik, tek
başına seçim sonucuna müessir olmamakla birlikte, sandık kurulu başkanlarının
kanuna aykırı biçimde belirlenmesi ile birlikte değerlendirilmiştir.
Ayrıca ara kararımız
uyarınca itiraz dilekçesi ve ekleri üzerinde ilçe seçim kurullarınca yapılan
incelemeler sonucunda :
377 adet kısıtlının oy kullandığı,
6 sandıkta ölü olan kişilerin yerine oy kullanıldığı,
41 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı,
58 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı,
224 adet zihinsel engeli nedeniyle kısıtlı olan kişinin oy kullandığı tespit edilmiştir.
Bu şekilde oy kullanma hakkı olmamasına karşın oy kullandığı tespit edilen kişi sayısının 706 olduğu görülmüştür.
377 adet kısıtlının oy kullandığı,
6 sandıkta ölü olan kişilerin yerine oy kullanıldığı,
41 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı,
58 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı,
224 adet zihinsel engeli nedeniyle kısıtlı olan kişinin oy kullandığı tespit edilmiştir.
Bu şekilde oy kullanma hakkı olmamasına karşın oy kullandığı tespit edilen kişi sayısının 706 olduğu görülmüştür.
Tüm bu nedenlerle sonuca etkili sayıdaki
sandıkta, sandık kurulu başkanlarının kanun hükümlerine aykırı olarak
görevlendirilmesi ve kanuna aykırı şekilde oluşan sandık kurullarının yaptığı
seçim iş ve işlemlerine itibar edilmesinin mümkün bulunmaması hususu ile
Bir bütün olarak değerlendirilen yukarıda izah edilen diğer kanuna aykırılık ve usulsüzlükler, seçimin güvenilirliğini ortadan kaldıran ve seçim sonucuna müessir olay ve haller kapsamında görülmüş, bu nedenle seçimin iptali ve yenilenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Bir bütün olarak değerlendirilen yukarıda izah edilen diğer kanuna aykırılık ve usulsüzlükler, seçimin güvenilirliğini ortadan kaldıran ve seçim sonucuna müessir olay ve haller kapsamında görülmüş, bu nedenle seçimin iptali ve yenilenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- 31
Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin
iptaline ve seçimin yenilenmesine,
2- İstanbul
İl Seçim Kurulu tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için verilen
mazbatanın iptaline,
3- İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçiminin 23 Haziran 2019 tarihinde
yapılmasına,
4- Kanuna
aykırı sandık kurulu görevlendirmelerini yapan ilçe seçim kurulu başkan ve
üyeleri ile seçim müdürleri ve diğer sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına,
5- Karar
örneğinin;
a) İstanbul
İl Seçim Kurulu Başkanlığına,
b) İstanbul’daki
tüm ilçe seçim kurulu başkanlıklarına,
c) Adalet
ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığına, gönderilmesine,
06/05/2019 tarihinde oyçokluğuyla
karar verildi
Başkan Başkanvekili
Üye Üye
Sadi
GÜVEN Erhan ÇİFTÇİ Zeki YİĞİT Nakiddin BUĞDAY
(M)
Üye Üye
Üye Üye
Muharrem AKKAYA Cengiz TOPAKTAŞ Kürşat HAMURCU İlhan
HANAĞASI
(M) (M)
Üye
|
Üye
|
Üye
|
Yunus AYKIN
|
Faruk KAYMAK
|
Refik EĞRİ
|
KARAR DETAYLARI :
Follow @AlpWebSite
Bizi Takip Edin
Tweetle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder